Notice: Undefined index: HTTP_ACCEPT_LANGUAGE in /home/onkhaber/domains/onkhaber.com/public_html/section/header.php on line 8
BİR İNŞAAT İŞÇİSİNİN GÜNLÜĞÜ | İrfan Üstün | Köşe Yazıları | ÖNK HABER
İrfan Üstün

BİR İNŞAAT İŞÇİSİNİN GÜNLÜĞÜ

: 29-03-2024

HUZURSUZLUK
Gecenin anlamsız bir vaktinde uyanıyorum.  
                                                
         **  02:00 **

 Bir işçi olarak bolca dinlenmeye ihtiyacım olduğu halde uyanığım. Olması gerekenin aksine diriyim de. Oysa uyuyalı yarım saat olmamış. Apansız, kör karanlıkta yapayalnız hissediyor ve korkuyorum. İşte yine, yeniden oluyor. Bu gece de diğerlerinden farklı olmayacak belli ki. Bir garip düşünceler silsilesi kucaklıyor zihnimi, derin dehlizlerine sürükleniyor  ruhum. Engel olamıyorum! ‘’ Kimim, neden var oldum, amacım ne ‘’ gibi, çok önceleri üstesinden geldiğim varoluşsal sancılar yaşıyorum ansızın.    Bitmek bilmeyen sorular soruyorum kendime.   Kimi cevapsız kimi cevap bulan sorular
                                    
                                                                                                                ***Saat  03:00  Uyumalıyım! ***

Kendi gerçekliğim misafir oluyor gecenin sükunetine, destur dilemeden . Ait olmadığım hissini  iliklerime değin hissettiğim inşaat işçisi olmam gerçeği ,                       intikam alırcasına bir iştahla zihnime hücum ediyor. Uzak bir ihtimalde, kendi gerçeğimin zincirine vurduğum ve bu zincirden azletmek adına tüm gayretleri ötelediğim ya da bir şekilde razı olduğum, elinde kalemi ile başka bir ben görüyorum. Olmak istediğim kişi ile aslında olduğum kişinin arasındaki derin uçuruma düşüyorum. Düşen de ben, düşmekten kurtarmak için el uzatan da ben.

**** saat 03:30  ***Yeter artık Uyumalıyım!


 Burada ne işim var, neden ailemden bu kadar uzaktayım? Onlarsız  olmaya tercih ettiğim şey ekmek davası mı? Öyle ya , boşa mıdır bülbülün altın kafese garezi? Vatan olmaksınız tüm hazinelerin kıymetsiz oluşu boşa mıdır? Oysa Allah, ayette insanoğlunun rızkına kefil değil midir? O vakit neden ? Gerçek bir amaç uğruna olsa dahi ,neden? 

Kendimi bu düşüncelerden azletmeli  ve uyumalıyım. Ama olmuyor. Bu vakitsiz içsel  çatışma gitgide iç huzursuzluğa dönüşüyor. Bir çokların hayali olan, elin Avrupa’sında işe gitmeye son yarım saat !

         *****Saat 04:00 Uyumalıyım! *****

İnancımda kırılmalara yol açabilecek uzak yakın binlerce fikriyat ile mücadele ediyorum. Bertaraf etmeye çalıştıkça daha da güçlenen bu mistik düşmanı alt 
etmeye takat yettiremiyor ve dua ediyorum. Daha çok, daha çok dua ediyorum. Garip bir şeklide hiç olmadığım kadar yalnız ve korkmuş hissediyorum. Korkmak ne yalnızlık ne? Neden ailemle olmak varken, Hollanda denen bu yerdeyim ve neden koğuşumdaki  adamın horlayan sesine uyandım? Neden uyuyamıyorum? Tenimi saran buz gibi yalnızlık hissi neden?  Derken alarm çalıyor.

******Saat 4:30 işe gitme vakti, uyuyamadım. Yine!******
                                     
                                                                                                                                                                                                       07.07.2023 Rotterdam-HOLLANDA


ÂMÂ-I HİLKAT

     Yüreğimin  saklı kıyılarından göçen kuşlardan haber var;bedbaht kalbimi kuraklık sarmış.
Coşkun nehirleri,yerini lavlara bırakmış,çayırları kurumuş.
Türküler çığıran bülbüller,sırdaşım karıncalar,zirve zirve uçtuğumuz kartallar. 
Diyar diyar koştuğumuz kurtlar,vefâkâr yılkılar,İlmîyle ilimlendiğim Simurg,terk-i diyâr eylemiş gönül dergâhımdan. 
Hilkatime ihânet içindeyim. Benliğimden  ırak olmuşum. Özümden  uzaklaştıkça, varlığıma garîb olmuş sûretim.
Nûrunu yitirmiş,feri sönmüş. Gâyemi yitirmişim. Kadim dostlar,yüz çevirmiş âhengimden . 
Ne dağlar paylaşır olmuş yalnızlığımı,ne okyanuslar sırtlar olmuş yükümü. Ne rüzgar taşır olmuş hüznümü,ne yağmur paklar olmuş rûhumu.
Benliğim,beyhûde bir yaprak gibi savrulur olmuş gurbet bahçelerinde,ah havar. Havar ki ne gül açmış koklamaya,ne börtü böcek,kelâm etmeye. 
Ben, Âdemoğlu; Hilkatinden yüz çevirmiş, Rahmâna vefâyı kesmiş.İşte ben!Ne evvelimin mâsumiyeti kaldı,ne ebedimin bekâsı. 
Nefsimde,yok oluşuma sürükleyen harese dikeni tatlılığı.  
   Ey rahmetine sığındığım gökkubbe, öfkene mashar olmak çare gelir mi şifa dileyen kalbime?
Semâya uzanan dağlar, birikmiş cümlelerime sağır mı kesildi zirveleriniz?Nicelerini kucaklamış Yerküre, sen söyle. 
Bağrında bana da yer var mıdır?Yer kürenin sessiz kulları,birlikte raks ettiğimiz sığırcıklar siz deyin hele;kaç Semâh,kaç Uşşak,kaç Zikir döndürdür benliğini yitirmiş Ben’i ?Söyleyin, ey benden yüz çevirmiş dostlarım;Kaç Estağfirullah paklar,tövbe tutmaz yüreğimi.Kaç mevsim yağmuru arındırır ruhumu?
Deyin hele ey kadim olanlar, eski günlerin hatrına deyin bana,riyakarlığımın fısıltılarını hayra yoranınız yok mu?
Dosta giden yolda,iflâh olmaz bir bedbaht oldum işte.Yolumu aydınlatacak,nefsimin stabilize yollarından,çıkmaz sokaklarından nasır bağlayan yüreğime merhem olacak olanınız yok mu?Dünyalığın dikenlerini,aciz bedenimden söküp atacak,fâniye olan esaretimden beni azledecek olanınız yok mu?
  İşte ben;çırılçıplak gerçekliğinden kaçmaya çalışan bir âciz.
Dilinde sâlihlerin duası,gönlünde ıslâh olmazların arzuları. 
Tezatlar çıkmazında bir gâfil.Değil ki ilme tâlip bir Râhil,O ki kâinat arayışında bir gümrâh .
Yaradılışa âmâ,kendine düşman. Üç top gününe üç bin yürek ölümü sığdırmış bir câni.
Benliğinden, kervanlar yükü âh almış bir ziyankâr. Hilkatinden bizzat suâle çekilecek bir suçlu. Deyin hele;Ben,bu Ben’i neylesin?

Yazının Devamı
Copyright © 2024 Tüm Hakları Saklıdır. Başarım Ajans - Haber Yazımı Web Tasarım Sosyal Medya Yönetimi Reklam Yönetimi