Son bir ayda Türkiye, hem iç hem de dış politikada oldukça hareketli günler geçirdi. Özellikle uluslararası ilişkiler bağlamında yaşanan gelişmeler, Ankara’nın dış politikadaki yönelimlerini yeniden gözden geçirmesine neden oldu. Avrupa Birliği, ABD ve bazı Orta Doğu ülkelerinden gelen sert açıklamalar, Türkiye'nin son dönemde attığı adımlara karşı ciddi bir diplomatik baskı oluşturdu. Bu baskılar, özellikle insan hakları, seçim güvenliği, medya özgürlüğü ve bölgesel askeri operasyonlar gibi konular üzerinden şekilleniyor.
Geçtiğimiz haftalarda Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarda, Türkiye’nin egemenlik haklarına saygı gösterilmesi gerektiği vurgulanırken, bazı Batılı ülkelerin açıklamaları “çifte standart” olarak nitelendirildi. Bu durum, Türkiye’nin uluslararası arenadaki yalnızlaşma riskini yeniden gündeme getirdi.
Avrupa Parlamentosu’nun son raporunda Türkiye’ye yönelik oldukça sert ifadeler yer aldı. Raporda, özellikle yargı bağımsızlığı ve ifade özgürlüğü konularında ciddi gerilemeler yaşandığı belirtilirken, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin askıya alınabileceği uyarısı yapıldı. Bu açıklamalar, Ankara’da büyük tepkiyle karşılandı.
Türkiye ise bu eleştirilerin siyasi saiklerle yapıldığını ve ülkenin iç işlerine müdahale anlamı taşıdığını savunuyor. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, Türkiye’nin demokratik kurumlarının işlediği ve reform sürecinin devam ettiği vurgulandı. Ancak bu açıklamalar, Avrupa kamuoyunda pek karşılık bulmadı.
Ankara, Batı’dan gelen baskılara karşılık olarak son dönemde alternatif dış politika stratejileri geliştirmeye başladı. Özellikle Rusya, Çin ve Körfez ülkeleriyle olan ilişkilerin güçlendirilmesi, Türkiye’nin dış politikada yeni bir denge arayışında olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda, BRICS ülkeleriyle yapılan görüşmeler ve Şanghay İşbirliği Örgütü’ne yönelik ilgi dikkat çekiyor.
Ayrıca Türkiye, enerji politikalarında da yönünü doğuya çevirdi. Azerbaycan ve Türkmenistan ile yapılan yeni enerji anlaşmaları, Avrupa’nın enerji güvenliğinde Türkiye’nin rolünü artırırken, Batı ile yaşanan diplomatik gerilimlerin enerji alanına sıçramasını engellemeye yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Türkiye’de kamuoyu, dış dünyadan gelen bu eleştirileri genel olarak “haksız” ve “çifte standartlı” olarak değerlendiriyor. Özellikle yerli medya organları, Batı’nın Türkiye’ye yönelik tutumunu eleştiren yayınlar yaparken, sosyal medyada da milliyetçi ve bağımsızlıkçı söylemler öne çıkıyor.
Bununla birlikte, bazı sivil toplum kuruluşları ve muhalif kesimler, uluslararası eleştirilerin dikkate alınması gerektiğini savunuyor. Bu kesimler, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde dış dünyayla daha uyumlu bir çizgi izlemesi gerektiğini belirtiyor. Ancak hükümet cephesi, bu eleştirileri “içeriden gelen dış destekli muhalefet” olarak nitelendiriyor.
Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin dış politikada nasıl bir yol izleyeceği, hem iç hem de dış dinamikler tarafından belirlenecek. Batı ile ilişkilerde yaşanan gerilimlerin kalıcı hale gelmesi durumunda, Türkiye’nin yeni diplomatik eksenler oluşturması kaçınılmaz görünüyor. Ancak bu süreçte ekonomik dengeler, güvenlik politikaları ve toplumsal istikrar da büyük önem taşıyor.
Ankara’nın önünde iki temel seçenek bulunuyor: Ya Batı ile ilişkileri onarıp yeniden bir yakınlaşma sürecine girecek ya da doğuya yönelerek yeni bir dış politika paradigması oluşturacak. Her iki senaryonun da avantajları ve riskleri bulunuyor. Ancak kesin olan şu ki, Türkiye artık sadece bölgesel değil, küresel bir aktör olarak kendi kaderini belirleme yolunda ilerliyor.
Daha fazla detay için Onk Haber üzerinden güncel gelişmeleri takip edebilirsiniz.
Ayrıntılı açıklamalar için buraya tıklayın.
Güncel AB-Türkiye ilişkileri için Onk Haber sayfasını ziyaret edebilirsiniz.
Bu gelişmelerin detayları için Onk Haber analizlerini inceleyin.
Toplumun nabzını tutmak için Onk Haber haberlerini takip edebilirsiniz.
Son bir ayda yaşanan gelişmeler, Türkiye’nin dış politikada yeni bir döneme girdiğini gösteriyor. Uluslararası eleştiriler karşısında Ankara’nın verdiği kararlı ve yer yer sert tepkiler, ülkenin bağımsızlık çizgisini koruma iradesini ortaya koyuyor. Ancak bu süreçte ekonomik, diplomatik ve toplumsal risklerin de göz ardı edilmemesi gerekiyor.
Türkiye’nin gelecekte nasıl bir yol izleyeceğini zaman gösterecek. Ancak kesin olan bir şey var: Onk Haber, bu süreci en doğru ve tarafsız şekilde aktarmaya devam edecek.
Muhabir : Mehmet Fatih ÖNK